Dün akşam Discovery Science kanalında Gökadalar'la ilgili bir programa denk geldim. Hayır, ben sadece belgesel izlerim tarzında konuşmayacağım :) Ama geçenlerde Dsmart'tan aradılar bir senelik bir üyelik için anlaştık kendileriyle. Son günlerde televizyonu açmaya gerek bile görmeyince sorguladım bir an kendimi. Lan, para verdik Dsmarta, neden hiç izlemiyorum dedim kendi kendime, açtım. İyi ki de açmışım. Hayatımda izlediğim en güzel şeylerden birini izledim, soluk almadan, merak ve hayretler içersinde, gözümü belerte belerte izledim.
Küçüklüğümden beri gökyüzüne ve yıldızlara meraklıyımdır. Henüz bir ergenken, babamın çatı katındaki evinde yaşarkene, çatıya çıkar, Tübitak yayınlarından aldığım yıldız ve gökyüzü harita kitabımla gökyüzünü izlerdim. Hatta kaseti de vardı, kulaklığımı da takardım, şehir merkezinin ışıklı gökyüzünde görebildiğim yıldızları hayran hayran izler, isimlerini ve yerlerini ezberlerdim. Bulutsuz bir gecede, ışık kirliliğinin olmadığı ıssız bir yerdeki gökyüzü kadar büyüleyici bir şey var mı?
Gökada, diğer adıyla Galaksi dediğimiz şey, toz, gaz bulutları, yıldızlar, gezegenlerin milyarlarcasının bir arada bulunduğu bir oluşum. Dünyamızın içinde bulunduğu Gökada, Samanyolu Gökadası. Samanyolunun içersinde yaklaşık 200 milyar yıldız bulunuyor. Yani Dünyamız sadece bu galaksideki 200 milyardan biri. Galaksideki yerimiz tam olarak şöyleymiş:
Evrende kaç tane gökada var? Büyük gökada dediklerinden -Andromeda, Samanyolu gibi- 300 milyar, cüce gökada denilenlerden ise 7-8 trilyon tane. Her birinin içinde milyarlarca gezegen ve yıldız. Sonsuz sayıda bir toplam çıkıyor sanırım. Dünyamız, Samanyolu Gökadasındaki konumu itibariyle yaşam oluşabilmesi açısından şanslı bir yerde. Hem güneşe, hem de galaksi merkezine olan konumu itibariyle mükemmel noktada.
Peki, bu kadar büyük sayılardan bahsederken, başka Gökadaların, başka mükemmel noktalarında yaşam olmadığına nasıl emin olabiliriz? Bu evrende, kumsaldaki bir kum tanesi bile değilken, kendimizi nasıl da büyük görüyoruz, nasıl da kibirliyiz değil mi? Evrenin bizim yaşamımız için "yaratıldığı" fikri sizce de fazlasıyla iddialı değil mi?
Gelelim, yeni öğrendiğim ve beni yerime mıhlayan başka bir bilgiye. Gökadalar, belirli bir yörüngede sürekli dönerlerken bir yol katediyorlar. Ve çoook uzun bir zaman sonra -ki bu zamanın 6 milyar yıl olduğu söylendi- devasa Andromeda Gökadası ile Samanyolumuz karşılaşacaklar. Milyonlarca yıl sürecek bir çarpışma sonrasında devasa yeni bir Gökada oluşacak. Peki bizim minik dünyamız ne olacak? Ya evrenin sonsuz boşluğuna savrulacak, ya da yeni gökadanın merkezine yakın bir kısmında konumlanacak, her iki ihtimalde de, bu dünyadaki yaşamın sonu olacak. Tabi ki hala yaşam olursa...
Dün akşam bunu izledikten beridir, 6 milyar yıl sonrasını düşünüyorum deli gibi. Neler olacak acaba o muhteşem karşılaşmada, hala yaşam olacak mı dünyada o zamana kadar? Ne kadar tuhaf değil mi, 100 yıl öncesine kadar sadece bizim içinde bulunduğumuz gökadanın var olduğu düşünülürken, Hubble teleskobuyla yeni bir çığır açıldı ve artık bu hesaplamaların bile yapılabildiği bu günlere gelindi. Hem çok şanslı hem de çok şanssız bir dönemde doğmuşuz. Hem artık çok daha fazla bilgiye ulaşabildiğimiz bir dönemdeyiz, hem de kaynakların insafsızca sonunu getirdiğimiz bir dönemde. Son yüzyılda çok şey öğrendik, ama öğrendiklerimizle kendi sonumuzu da getiriyoruz.
Nasıl kıskanıyorum, nasıl imreniyorum, içim gidiyor, o koca tesislerde, koca teleskoplarla çalışan, bu muhteşem evrenin sırlarını birbir çözen insanlara. Gökyüzü beni büyülüyor, evren ve uzayla ilgili bu bilgilere bayılıyorum. Muhteşem değil mi sizce de tüm bunlar :)
Andromeda
NGC1300
NGC5866
Sarmal Galaksi
Sombrero