27 Mayıs 2013 Pazartesi

Nefret Ediyorum !!

huysuz şirin

     Geçen gün sevdiğim, beni mutlu eden ufak tefek şeyleri yazmıştım. Sıra geldi uyuz olduklarıma. Her insanın hoşlanmadığı şeyler vardır ama ben bazen o kadar çok "hiç sevmem, nefret ederim, gıcık olurum" kelimesini kullanıyorum ki kendimi Şirinler'deki Huysuz Şirin gibi hissediyorum. Hatta eşim bir kavgamızda "sen zaten neyi seviyorsun ki" demişti de çok gücüme gitmişti.

Evet işte gıcık olduğum şeyler :



  • İnsanların kendi hayatlarıyla ilgilenmek yerine sürekli olarak başkalarının hayatlarını yargılamasından nefret ediyorum.
  • Kitap okuyan, toplumsal ve çevresel olaylara duyarlı yaklaşan insanlara "bırak bu entel dantel işleri" diyerek aklınca dalga geçenlerden nefret ediyorum.
  • Yalakalıktan, yalaka insanlardan ve yalakalardan hoşlanan amirlerden nefret ediyorum.
  • Kitap okurken, "konusu ne" diye sorulmasından nefret ediyorum. Oku da gör. Sanki anlatsam dinlicek, hem dinlemez, hem de ilgili görünmek için sorarlar ya, uyuz olurum.
  • Çok konuşan ve hiç dinlemeyen insanlardan nefret ediyorum. 
  • Telefonla yapılan gereksiz uzun konuşmalardan nefret ediyorum.
  • Kurban bayramından nefret ediyorum. Bütün yaşama isteğim sönüyor resmen. Camdan dışarı bile bakmak istemediğim bu bayramda mutluymuş gibi görünmek zorunda kalıp, milletin "bayramını" tebrik etmekten, kapı kapı ziyarete gitmekten, el öpmekten duble nefret ediyorum.
  • Başkasının evinde kalmaktan nefret ediyorum. Başkası kelimesinden kastım, kendi evim olmayan tüm evler, akrabalık derecesi hiç önemli değil. 
  • Genel olarak insan türünden nefret ediyorum. Dünyadaki en zararlı, en zalim, en tüketen, en iğrenç tür olduğumuzu düşünüyorum.
  • Hayvanlara eziyet eden, dünyadaki her şeyin onun gereksiz varlığı için yaratıldığını düşünen tiplerden nefret ediyorum. Biz insanız, allah hayvanları biz onları boğazlayıp boğazlayıp yiyelim, biz onları yolup- kırpıp- hatta canlı canlı derisini yüzüp giyelim, türlü türlü işkencelerle kullandığımız abuk subuk ürünleri test edelim, daha ferah yaşayalım diye canlarına okuyalım, iğrenç ve acı dolu bir hayat yaşatalım diye yaratmış değil mi. Bilmem kaç bin liralık kürküyle hava atan, yaratık görünümlü ünlümüze şunu söylemek isterdim: Senin derini yüzsek 5 kuruş etmez.
  • Zoraki ilişkilerden, olmadığım biriymiş gibi davranmak zorunda kalmaktan nefret ediyorum.
  • Düğünlerden nefret ediyorum. Hele hele sokak düğünlerinden daha da nefret ediyorum. Yazın her akşam kafa beyin bırakmıyorlar. Hayır düğün salonu diye bir şey var değil mi?
  • Hayvanlar üzerinde test yapan firmalardan alışveriş yapmadığım için "heh sen almadın ya, bu firma kesin batar" diye için için alay edenlerden nefret ediyorum.
  • Et yemediğimi öğrenen birinin, uzaylı görmüş kadar şaşırdıktan sonra "aaaa, sucuk da mı yemiyorsun, köfte?" falan diye soru sormasından nefret ediyorum. Sucuk sanki et değil...
  • Sürekli pohpohlanma bekleyen, herkesi kölesi olarak gören, şişik egolu üst makam sahiplerinden nefret ediyorum.
  • İkiyüzlülükten, ne düşündüğü, ne hissettiği bile belli olmayan, herkese göre şekil alan insanlardan nefret ediyorum.
  • Toplumun kalıplaşmış abukluklarını, neden diye bir an olsun düşünmeden kabullenenlerden ve başkalarını bu abukluklara göre yargılayıp, kınayanlardan nefret ediyorum.
  • Tuvalet kağıdının bittiğini, iş bittikten sonra farketmekten nefret ediyorum :)
  • Düğünlerde, oynamam için ısrar edilmesinden nefret ediyorum.
  • Cam silmeyi, ütü yapmayı, elektrik süpürgesi yapmayı hiç sevmem.
  • Sarı ışıkta kornaya basan gerizekalılardan nefret ediyorum. 
  • Davetsiz misafirleri, bağıra bağıra konuşan insanları, peşin hükümlüleri ve ön yargılıları hiç sevmem.
  • Çağrı merkezlerini aramaktan, menüler arasında dolanıp, dakikalarca kanlı canlı bir insanla konuşamamaktan nefret ediyorum.
  • Akşam ne yesek diye düşünmekten nefret ediyorum.

     Daha neler neler :)

2 yorum :

  1. Valla eşiniz haklıymış diycem olmıycak..:)) Ama vejeteryan olmadığım için et yeme kısmı hariç katılıyorum. Özellikle insan türünden nefret etme kısmına. Dünyaya, ekosisteme sadece zarar veriyoruz.. Köyde küçük bir çocuk demişti ki; "ineklerin gübresi toprağı canlandırıyor.. İnsanınkini de koysak olur mu?" Olmaz malesef dediğimde "Gübremiz bile bir işe yaramıyor öyle mi?" demişti.. O kadar haklı ki körpecik fikriyle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dimi ama... Haksız değilim ki, bi bokumuz işe yaramıyor :D Her şeyimiz zarar :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...